#kadınaşiddetehayır

Merhabalar,

Bundan çokça uzun süre önce Neslihan'ım 8 Mart için bir "farkındalık" yaratmak istediğini ve kadına şiddete hayır temalı yazı, resim, makyaj vb gibi şeyleri blog/ig/twitter hesaplarımızdan yayınlacağımızı söylediğinde gerçekten çok sevindim, çünkü ülkemizin son zamanlarda içerisinde bulunduğu durumda en çok etkilenen maalesef kadınlar! kadınlarımız! Son 12 yılda kadına şiddetin %1400 arttığı biliyor muydunuz?

İlk Neslihan'ımla bu konuyu konuştuğumda aklıma makyaj yapmak gelmişti, ancak bu makyajla da ne kadar "kadına şiddete hayır" a dikkat çekeceğimi bilemediğimden, makyaj yapmak yerine yazı yayınlamayı uygun gördüm. Sonuç olarak amacımızın aynı olduğu bir durumda, makyajın, resmin ve ya yazının bir farkı olmayacağını düşündüm. Belki de tek yazı yazan ben olurum, bilemiyorum.

Ülkemizde kadın nüfusu %49,8 ki erişkin kadınların oranı erkeklerin 2 katı kadar. Buradan yola çıkarak, erişkin nüfusunda baskın olan bir kadın nüfusumuz var. Hal böyleyken, biz kadınlar, bu baskınlığımızı kullanamayacak duruma getiriliyoruz. Bunun bir çok nedeni var, sosyoekonomik durum, ataerkil toplum yapısı, okuma oranı gibi faktörleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor ne yazık ki, bu saydıklarım tam tersi olsaydı, bu sefer de "erkeğe şiddete hayır" der miydik orasını bilemiyorum, insanoğlu çok değişik bir varlık o yüzden bu pota hiç girmiyorum.

Ülkemizde aile içerisinde %34'ümüze fiziksel, %54'ümüze de sözlü şiddet uygulanmakta. Bu sadece "aile içi" olarak tabir edilen yüzdeler. Hiç alakamızın olmadığı, yoldan geçen bir "insan" bile yanından geçmekte olan bir kadına sözlü saldırıda bulunabiliyor ise, varın "aile dışı şiddet" oranını siz düşünün.

"Kadına şiddete hayır" derken, sadece vücutta açılan yaralardan bahsetmiyorum. Çocuk yaşta evlendirilmemiz, satılmamız, evlerde pazarlanmamız, zayıf görülmemiz, söylediklerimizin dinlenmemesi de birer şiddet. 13 yaşında "halası gelmiş" kızların, bir tarla karşılığında satılması, şiddet değil de nedir? Ya da sırf kadın olduğumuz için "kötü yola" düşürülmemiz. Ya da sırf kadın olduğumuz için söylediklerimizin dinlenmemesi... Çok feminist bir insan değilim, cümlelerimden de "feminist deli" anlamı çıkmasını istemiyorum ama şahsen bu oranları ve kadınların yaşadıklarını gördükçe, feminizme büyük saygı duyup, feministlerin önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Bu durumları yaşamamak için, öncelikle "erkekler" eğitilmeli, kadınların doğuştan gelen erkeklerden bir tık daha önde zekaya sahip olduklarına inanıyorum. İsterseniz kendini beğenmiş, ukala diyebilirsiniz ancak kadınlarda doğuştan gelen "annelik" iç güdüsü, kadınları erkeklerden daha "zeki" kılıyor bana göre. Bu nedenle başta erkekler eğitilmeli, kadınlar zaten her duruma ayak uydurabilen varlıktır. İnce eleyip sık dokur.

Her şey bir yana, kadınlar potansiyel "annedir". Anneler ise başımızın tacı. Sadece şu kelimeyi zihinlerinde tutabilse şiddet uygulayanlar her şey daha farklı olur.

Bu yazımda, ülkenin içinde bulunduğu durum, şiddet gören kadınları hiçe saymaları yardım etmemeleri ve ölüme terk edilmelerine değinmedim bile, değinemedim. Eğer eğitim olursa hem şiddet uygulayana hem de devlet insanlarına çok daha farklı yerlerde olabiliriz, şiddet konusunda. Burası ise, araştırmacı sosyologlara, psikologlara ve devlete kalmış. Eğer istenirse bu durumun önüne geçilebileceğini de adım gibi biliyorum!

Change.org'u muhtemelen biliyorsunuzdur, dilerseniz oradaki imza kampanyalarına katılabilir isterseniz de benim gibi bugün ve her zaman düzenlenen yürüyüşlere, sessiz çığlıklara katılabilirsiniz.


Share this:

CONVERSATION

3 yorum:

  1. Güzel bir yazı olmuş. Dediğin gibi bende kadınların erkeklerden daha zeki olduğunu düşünüyorum. :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Eline sağlık, biz kadınlar sömürülmeye alışmış, laf dinlemeye alışmış, itaaate alışmış olmaktan mutluluk duyuyoruz bence. zeki bir kadın bunlara dur der o yüzden yazının çoğu yerine katılıyorum ancak zeki olmak bu değil keşke başkaldırabilseler keşke haklarından vazgeçmeseler keşke ....

    YanıtlaSil